الطلاق
İbn Mâce'nin Sünen'inde Hz. Peygamber'in şöyle buyurduğu rivayet edilmektedir: "Öfke halinde yapılan talâk geçerli değildir."[1] Çünkü çok fazla öfkeli olan kişi bu durumda ne dediğini bilmez / ne kastettiği anlaşılmaz.
Buhârî'de Hz. Peygamber'in: "Allah ümmetimden içinden geçirdikleri şeyi konuşmadıkça veya eyleme dökmedikçe affetmiştir."[2] buyurduğu nakledilmiştir. Yine Hz. Peygamber: "Ameller niyetlere göredir."[3] buyurmuştur.İbn Mâce'nin Sünen'inde Hz. Peygamber'in: "Allah Teâlâ ümmetimden hata ve unutmadan dolayı, tehdit altında iken işledikleri günahları affetmiştir."[4] buyurduğu nakledilmiştir.[5]
Buhârî ve Müslim'de rivâyet edildiğine göre, İbn Ömer, hanımını hayız halinde iken boşamıştı. Hz. Ömer bunu Allah Resûlü'ne sorunca o da: "Ona emret de hanımına dönsün! Sonra hanımı temizlenip ardından hayzını görünce ve tekrar temizleninceye kadar onu yanında alıkoysun. Ondan sonra artık isterse nikahında tutar, dilerse ilişki kurmadan boşar. İşte kadınların kendisi için boşanmasını Allah'ın emrettiği iddet budur."[6] buyurmuştur. Müslim'de ayrıca: "Ona emret, hanımına dönsün! Sonra onu ya temiz iken yahut hâmile olduğu halde boşasın."[7] şeklinde rivâyet edilmiştir. Başka bir varyantta ise: "Eğer dilerse, onunla ilişki kurmadan, temiz iken boşasın. Allah'ın emrettiği gibi, iddet için talak budur."[8]
İmam Ahmed, Ebû Dâvûd ve Nesâî'deki rivayete göre, Abdullah b. Ömer, hayız halinde iken karısını boşamıştı. Hz. Peygamber, onu talak saymayıp onu kocasına geri çevirerek: "Temizlendiği zaman boşasın veya tutsun!"[9] buyurmuştur. İbn Ömer şöyle demiştir: Allah Resûlü: "Ey Peygamber! Kadınları boşayacağınız zaman, onları iddetleri içinde boşayın!"[10]âyetini okudu. Bu hüküm, ikisi helal, ikisi de haram olmak üzere talâkın dört çeşit olduğunu gösterir.
Helal olan talâk şekilleri: (ı) Ya karısını, ilişki kurmadan, temizken boşaması; (ıı) Ya da hamile olduğu belli iken boşamasıdır.
Haram olan talak şekilleri ise: (ı) Ya hayız halinde iken boşaması; (ıı) Veya ilişki kurduğu temizlik süresi içinde boşamasıdır. Bunlar, kendisiyle ilişki kurulan kadını boşama ile ilgilidir. Kendisiyle ilişki kurulmayan kadını boşamayla ilgili ise, gerek hayızlı iken gerekse temiz iken caizdir. Nitekim Allah Teâlâ: "Kendileriyle ilişkiye girmeden ya da mehir belirlemeden kadınları boşarsanız size bir günah yoktur."[11]ve "Ey iman edenler! Mümin kadınları nikahlayıp, sonra onlarla ilişkiye girmeden kendilerini boşadığınızda, onlar üzerinde sizin sayacağınız bir iddet hakkınız yoktur."[12]buyurmaktadır. Bunun böyle olduğuna "onları iddetleri içinde boşayın!" âyeti delâlet etmektedir. Zira, zifaf olmamış kadının iddeti yoktur. Hz. Peygamber de: "İşte kadınların, kendisi için boşanmasını Allah'ın emrettiği iddet budur." buyurarak buna dikkat çekmiştir.
Bir Lafızla Üç Boşama: Bir adamın karısını üç talâkla birden boşadığı Hz. Peygamber'e haber verildiğinde kızarak kalkmış ve: "Ben aranızda iken Allah'ın kitabı/ hükmü ile alay mı ediliyor?!"[13] demişti. Bu hadisin isnadı Müslim'in şartına göre sahihtir.
Müslim'in rivâyetine göre, üç talâk, Hz. Peygamber ve Hz. Ebû Bekir'in devirleri ile Hz. Ömer devrinin de ilk yıllarında bir talâk kabul edilirdi.[14] Hz. Ömer: "İnsanlar, daha yavaş hareket etmeleri gereken bir hususta (talâkta) acele etmeye ve düşkünlük göstermeye başladılar. Keşke onu aleyhlerine saysak." dedi ve bunu onların aleyhlerine saydı. Müslim'in bir başka rivâyetinde: Hz. Ömer, insanların talâka çabucak başvurduklarınıgörünce: "Bu üç talâkı onlar aleyhine geçerli sayınız." demiştir.
İmam Ahmed'in Müsned'indeki rivayete göre, Rükâne b. Abdü Yezîd, karısını bir mecliste üç talâkla boşamıştı. Buna çok üzüldü. Resûlullah kendisine: "Onu nasıl boşadın?" diye sordu. O da: "Üç talâk(la) boşadım." dedi. Hz. Peygamber: "Bir mecliste mi?" diye sordu. O: "Evet" dedi. Allah Resûlü: "Şüphesiz o bir talâktır. Dilersen ona dön!" buyurdu. Râvî, onun eşine döndüğünü, söylemektedir. İmam Ahmed bu hadisi sahih ve hasen görmüştür.[15]
Hadisteki "Şüphesiz o bir talaktır." ifadesi, üst üste olan boşamada, mükellefin hanımını bir defada boşayamayacağını göstermektedir. Tıpkı liânda olduğu gibi ki, koca: "Eşhedü billahi erbea şehâdâtin innî lemine's-sâdıqîn, yani Allah'ı dört kez şahit tutarım ki ben doğru söyleyenlerdenim." dese, bu, sadece bir şehâdet/tanıklık olur. Allah Resûlü'nün: "Kim, her namazın ardından otuz üç kez 'sübhânallah', otuz üç kez 'elhamdülillah' ve otuz dört kez de 'Allahu Ekber' derse…"[16] hadisi de bu cümledendir. Bu tesbihâtı peş peşe söylemeyen, bununla amel etmemiş olur. Bunun örnekleri çoktur. Bu durum, hem dil ve hem de akla uygun örfe muvafıktır. "(Dönüş yapılabilecek) boşama iki defadır."[17]âyeti de bu hususla ilgilidir. Sünnet, bu naslarda kastedilen hususları açıklamıştır.
İbn Vaddâh, Amr b. Şuayb'dan naklettiğine göre, Hz. Peygamber:"Bir kadın kocasının kendisini boşadığını iddia eder ve adil bir şâhid de getirirse, kocaya yemin verdirilir. Eğer (boşamadığına) yemin ederse, şâhidin şehâdeti geçersiz olur. Yemin etmekten kaçınırsa, onun bu hali (nükul) başka bir şâhid yerine geçer ve talâkı caiz olur."[18]buyurmuştur.
[1] İbn Mâce, "Talâk", 16; İbn Hanbel, II, 276. [Ayrıca bk. Buhârî, "Talâk", 11].
[2] Buhârî, "Itk", 6; "Talâk", 11; "Eymân", 15. [Ayrıca bk. Müslim, "İmân", 201, 202; Ebû Dâvûd, "Talâk", 15; Tirmizî, "Talâk", 8; Nesâî, "Talâk", 22; İbn Mâce, "Talâk", 14, 16; İbn Hanbel, II, 398, 425, 474, 481, 491].
[3] Buhârî, "Bed'ül'-Vahy", 1; "İmân", 41; "Nikâh", 5; "Talâk", 11; "Menâkibu'l-Ensâr", 45; "Itk", 6; "Eymân", 23; "Hıyel", 1; Müslim, "İmâret", 155; Ebû Dâvûd, "Talâk", 11; Tirmizî, "Fedâilü'l-Cihâd", 16; Nesâî, "Tahâret", 59; "Talâk", 24; "Eymân", 19; İbn Mâce, "Zühd", 26; İbn Hanbel, I, 25, 43.
[4] İbn Mâce, "Talâk", 16.
[5] Özetle, insan, bir şey söylemeksizin ya da yapmaksızın kendi nefsinde boşama veya onun dışında bir şey düşünürse bu, bir şey gerektirmeyen boş bir şey olur. Aynışekilde talakı kastetmezse veya boş bir söze niyet edip konuşursa veya bir hareket yaparsa bundan dolayı da bir şey gerekmez. Allah şöyle buyurmaktadır: "Allah sizi, düşünmeden yapmış olduğunuz yeminlerden dolayı sorumlu tutmaz; ama kalplerinizin bilinçli olarak yapmış olduğu yeminlerden dolayı sorumlu tutar." [el-Bakara 2/225]. "Sen daima kolay olan (insan doğasına uygun düşen) yolu benimse, iyi olanı anlat ve cahillerden de uzak dur!" [el-A'râf 7/199]. Yani insanların kasıtsız olarak yaptıklarışeylere tahammül göster, onları o kasıtsız fiillerinden dolayı sorumlu tutma. "Kalbi imanla dolu olduğu halde inkara zorlanan dışında." [en-Nahl 16/106]. İnkara zorlanan kimse kâfir kabul edilmediğine göre boşamaya zorlanan kimsenin boşaması nasıl gerçekleşmiş kabul edilebilir! Çünkü evlilik akdi niyet, istek ve tercihle gerçekleşen bir akittir. Niyet, istek ve tercih olmaksızın bozulmaz. Ya Rabbi! İnsanları hikmetini anlamaya muvaffak kıl ki, dininden sapmasınlar!
[6] Buhârî, "Talâk", 1, 2, 3, 44, 45; "Tefsîru Sûre 65", 1; "Ahkâm", 13; Müslim, "Talâk", 1-14.
[7] Müslim, "Talâk", 5.
[8] Buhârî, "Talâk", 1; Ebû Dâvûd, "Talâk", 4; Muvatta, "Talâk", 53; Dârimî, "Talâk", 1.
[9] Ebû Dâvûd, "Talâk", 4; Nesâî, "Talâk", 1, 3, 5, 19; İbn Hanbel, I, 44; II, 26, 43, 51, 54, 58, 61 vd.
[10] et-Talâk 65/1.
[11] el-Bakara 2/236.
[12] el-Ahzâb 33/49.
[13] Nesâî, "Talâk", 6.
[14] Müslim, "Talâk", 15, 16, 17.
[15] Günümüzde şer'î mahkemeler üç talakın bir sözle gerçekleştiğine hükmetmektedirler. Bunun için insanlar Hz. Peygamber'in lanetlediği hülleye çokça başvurmaktadırlar. Bugün Hz. Peygamber'in hükmettiği gibi hükmetmek daha uygundur. Birçok sahabenin karşı çıktığı Hz. Ömer'in görüşüne sarılmak gerekmez.
[16] Müslim, "Mesâcid", 144, 145, 146; Ebû Dâvûd, "İmâret", 20; İbn Hanbel, V, 196.
[17] el-Bakara 2/229.
[18] İbn Mâce, "Talâk", 12.