أنواع الغش والخداع
Yüce Allaha vermiş olduğu nimetler için şükürler oldun. Ve Onun hayır duası ve selamı peygamberinin üzerine olsun. Muhakkak ki Yüce Allah aldatmanın, hilenin her türlüsünü yasaklamış, hile yapan kişi zemmetmiştir. Yüce Allah şöyle buyurmuştur: "Yazıklar olsun hilekârlara” (Mutaffifin suresi 1.ayet)
İşte bu gerçekten çok tehlikeli Yüce Allahın muhakkak bir surette yerine getireceği bir tehdidir. İnsanlar arasında ticari hukukta böylesine ağır bir şekilde vasıflandırılan hileli satış ve alış yapanların hakkında bu şekilde ağır bir hüküm geliyorsa ya hırsızlık yapanların ve gasp yoluyla kişisel hakları ellerine getçirenlerin hakkında inecek hükümler elbetteki daha ağır olacaktır. Şuayb (aleyhisselam) kavmini yapmış oldukları sahtekâlıklar yüzünden uyarmış, onların ticaret anlayışına karşı çıkmıştır. Çünkü onlar terazide adaletli davranmaz, kötü malları iyi gibi satar, iyi olan malları kötü diyerek ucuz fiyaddan almaya çalışır, sahte para kullanır ve bunlara benzer haram olan her türlü maddi kazanç yollarına başvururlardı.
Öylede Peygamber efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem)de ticari hilelerden, sahtekârlıklardan ümmetini sakındırmış onları bu gibi işlerden nehy etmiştir. “Peygamber efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) bir gün bir buğday yığınının yanından geçerken elini bu yığının içine soktu. Eline ıslaklık geldiği anda buğday sahibine: Bu nedir? diye sordu. Oda: Yağmur değdi diye cevap verdi. Bunun üzerine Peygamber efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) Ona: Yağmur isabet eden kısmını yukarı koysaydında insanlar görseydiler ya kim bizi aldatırsa bizden değildir diyerek o kişiyi azarladı” (Bu hadis Muslim rivayet etmiştir).
Peygamber efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem)in “bizden değildir” bir müslümanı bu gibi sahtekârlık, üç kâğıtçılık, kandırma gibi hastalıklardan uzak tutmaya yetmesi gerekmektedir. Çünkü bu hastalıklar insanı inanmış olduğu şeyleri inkâr etmeye kadar götürecek kötü bir yolun başlangıcıdır.
Öylede ey kardeşim! Bizler Peygamberin bu uyarısına kulak vermeli, vicdanımızın uyanmasına, nefsin isteklerine boyun eğmekmekten vaz geçmeliyiz. Senin ne yaptığını belki kimse bilemez amma Yüce Allah kalblerin neler gizlediğini en iyi bilendir.
Ve şimdi aldatmaca, kandırma, hilekârlık hakkında biraz bilgi edinelim.
Tanımı:
Büyük alim Munavi şöyle buyurmuştur: “Aldatma iyinin kötü ile karıştırlması demektir” diye buyurmuştur. İbnu Hacer Heysemi ise “Haram olan aldatma; satıcının malında bulunan, müşteri tarafından bilindiği takdirde satılmak istenilen fiyatından alıcı olmayacağı ayıbı müşteriden saklamasıdır” diye buyurmuştur. Büyük alim Kefevi ise “Hile kalbin karartısı, yüzün ekşiliğidir” demiştir.
Çeşitleri:
Günümüzde insanlık sahtekârlığın bir çok çeşitini günlük yaşantısı içinde normal bir işmiş gibi görmekte ve devamlılığını sürdürmektedir. İşte bunlardan bazı örnekler:
Ticarette hile:
Satılan malların içindi bulunan ayıpların gizlenmesi, malın sahib olmadığı özelliklerin ve sıfatların varmış olduğu gibi gösterilmesi, adedinde eksiklikliğe gidilmesi, eksik tartılması, anlaşılan mal yerine değişik bir mal verilmesi gibi ticarette yapılan hileler bu kabildendir. İşte bu hilelerden bazı örnekler:
1) Bazı meyve satıcıları içine meyve koydukları kasaların içerisine kâğıt doldurup, daha sonrada en üste meyvenin iyi olan tarafından yerleştirip bu şekilde satışa sunarlar. Bu şekilde kasa sanki ağzına kadar dolu gibi görülür ve müşteri kasanın üzerindeki iyi malları gördüğü için kasanın iyi mallarla dolu olduğunu zanneder.
2) Bazıları yemek yağı içerisine güzel bazı kokular katarak yağın kaliteli yağlardan olduğunu söyler ve bu şekilde fahiş fiyatla satış yapar ve para kazanırlar.
3) Bazı satıcılar sattıkları malları hafif kaplar içinde alır daha sonra o malları ağır bir kabın içerisine koyar ve bu şekilde terazi üzerinden satış yaparlar.
4) Bazı altınla uğraşanlar altının içerisine bakır gibi maddeler karıştırıb daha sonra sanki saf altınmış gibi satışa çıkarırlar.
5) Bazı sarraflar kullanılmış altını yeni altınmış gibi satışa çıkarırlar.
6) Bazı araba satıcıları motorun içerisine bazı yağlar koyarak sanki motor çok iyi bir durumda imiş gibi göstererek yüksek fiyattan satmaya çalışırlar.
7) Bazı tamirciler araba içerisindeki iyi parçaları değiştirir sonrada yerine kötü bazı parçalar koyarlar.
8) Bazı inşaatçiler denizden çaldıkları kumu yıkamadan inşaatlerde kullanırlar, demirinden çalarlar.
9) Bazı satıcılar arabanın sayacını bozarak sanki araba hiç yol katedmemiş gibi gösterirler.
10) Bazı açık artırmalarda bir kaç kişi malın fiyatını artırmak için anlaşır böylecede artırmaya katılanlar malın rağbet gördüğünü zannederek fiyatı yüksek bir şekilde malı alırlar.
11) Bazı işçiler yaptıkları küçük işleri büyük ve çok vakit alan işler gibi gösterir böylecede haksız yere kazanç elde ederler.
12) Bazı hayvan satıcıları hayvanları pazara getirmeden karınlarını şişirirmek için bazı otlar ve tuz yedirerek sanki hayvan iriymiş gibi gösterirler.
13) Bazı kasablar ete hava basarak et parçasının tamamının doluymuş gibi gösterirler.
14) Bazı hayvan satıcıları hayvanın memesini bağlayıp hayvanın memelerinin süt ile doluymuş gibi gösterirler.
15) Bazı boyacılar boyayacakları yerin ihtiyacından fazla boya ister geri kalanıda götürüp boyacılara geri satarlar.
16) Bazı satıcılar garantisi olmayan malları garantisi varmış gibi göterirler.
17) Bazı satıcılar müşteriye iyi malı gösterib daha sonra kötü malı satarlar.
İşte buna benzer daha bir çok ticari hileler vardır belki sen daha fazlasını biliyorsundur Yüce Allahtan Seni bu gibi hileli işlere bulaşmaktan sakındırmasını dilerim.
Evlilikteki hileler:
1) Bazı babalar kendisinden istenilen küçük ve bekâr kızı yerine gerdek gecesinde büyük ve dul kızını gönderirler. Bazende damat kabullenmekten başka bir yol bulamaz..
2) Bazı babalar kendisinden kız istenmeye gelindiğinde oğlanın karşısına güzel bir kız çıkarırlar düğün gecesinde ise çirkin bir kızı oğlanın karşısına koyarlar. Böyle damat kabullenmek zorunda kalır.
3) Bazı babalar kızında olan bazı hastalıkları ve kusurları söylemez ve damattan saklarlar. Damat evlilikten sonra ancak bu kusru öğrenebilir. Öylede aynı şey kız tarafı için geçerlidir.
4) Bazı babalar damat kızı görmek istediğinde kıza bol miktarda makyaj yaptırarak kızın damadın gözüne güzel görünmesini sağlamak isterler, elbetteki bu bir hiledir. Çünkü damad makyajsız hali ile kızı görmüş olsa istemeyecek yada hoşuna gitmeyecektir. Peki bu hal hal üzere evlenilmiş olsa ya sonra ne olacaktır?
5) Bazı babalar kızları ile evlendirecekleri damadın sadece dünyalığına bakar Onun ahlaki ve dini özelliklerine hiç önem vermezler buda kızın hayatı boyunca sıkıntı çekmesine sebebiyet verir. Zamanında bir zengin gelip bir kişiden kızını istemiş ve evlenmişler, çünkü adamın güzel bir evi güzel bir arabası ve dolu bir cüzdanı varmış. Derken evlilik gecesi geçmiş aradan bir kaç gün geçmiş kız adamın hiç gusul aldığını görmüyormuş. Sebebini bir gün cesaret edip sormuş adamda kendisinin hırıstiyan olduğu söylemiş, kız öfke ile babasının evine gidip durumu anlatmış. Babası damadın evine gelip durum hakkında soru sormuş oda sen bana hiç dinimi sormadınki parama, evime, arabama baktın ve kızını verdin demiş işte bu yaşanmış olan hikâyenin benzerlerini yaşamamak, kızların iyi ve namuslu erkeklerle evlenmelerini sağlamak için damadlarda olan kusurları da kız dan gizlememek gerekir.
6) Damadın kız istemeye gittiği zaman kendisinde olmayan şeyleri varmış gibi göstermesi de evliliklerde olan hilelerdendir. Kendisini zengin yada makam mevki sahibi gibi göstermesi kız tarafını aldatıcı, onların kanmalarını sağlayıcı bir unsur olduğundan caiz değildir.
7) Damad tarafının kız istemeye giddiklerinde yapamayacakları şeyleri vaad etmeleride caiz değildir.
8) Estetik ameliyat ve benzeri şeyler yaparak ciftlerin yaşlarını gizlemeleri uygun değildir.
Nasihatta hile:
Kişinin nasihat ettiği sırada samimiyetsizce, sırf Dünya menfeatlerini elde edebilmek için, ihtiramsızca bir hal içinde bulunur.
Müslüman kardeşinin aynasıdır. Kul kardeşine baktığı anda onda bulduğu hataları düzeltmek için nasihatte bulunur. Çünkü nasıl kendi üzerinde bulunan ters bir görüntü arz eden durum ları imha etmeye, izale etmeye uğraşır bunu kendine dert edinirse, öylede kardeşinde gördüğü aksaklıkları düeltmek için çaba sarfedecek ve uğraş verecektir.
Nasihat: İnsanlığı cehaletin ağır yükünden kurtarmak maksadı ile eğitim, toplumu terbiye, ayıplarını gizleme, gelecek zararları önleme, fayda verecek şeyleri sağlama, şefkat gösterme, büyüklere saygı küçüklere sevgi gösterme, iyiliğği emredip kötülükten sakındırma, insanlığa rahmetle muamele etme, kendi için sevdiğini başkaları içinde isteme, işte bütün bunların hepsi nasihatın bir parçası, bir şeklidir.
Nasihatın bu belirttiğimiz husuları içine aldığının delili ise şu kıssadır. Sahabenin büyüklerinden Cerir ibnu Abdullah hizmetçisine gidib pazardan bir at satın almasını söylemiştir. Bunu üzerine hizmetçi atın pazarlığını üçyüz dirheme yapmış ve hayvanın sahibi ile beraber Ceririn yanına gelmiştir. Cerir at sahibine “atın üç yüz dirhemden daha hayırlıdır, Onu dört yüz dirheme bana satarmısın” dedi. Bunun üzerine adam bu teklifi kabul etti. Daha sonra Cerir Ona beş yüz dirheme satmasını, daha sonra ta sekiz yüz dirheme kadar fiyatı artırmasını söylemiş sekiz yüz dirhemede atı satın almıştır. Kendisine neden böyle yaptığı sorulduğu zaman da: “Ben Resulullaha her müslümana nasihatta bulunmak üzere biyat ettim demiştir” (Taberani rivayet etmiştir).
Tebaada hile:
Ma’kal ibnu Muzeni (radıyallahu anhu) ölüm döşeğinde şöyle buyurmuştur: “Ben resulullahı şöyle derken işittim: “Hangi kulu Yüce Allah bir tebaaya yönetici olarak seçerde o yönetici tebaasına hile yapar bir vaziyette ölürse ceenete girmesini Yüce Allah haram kılar” (Buhari ve Muslim rivayet etmişlerdir). İşte bu hadiste yönetici olarak seçilenlerin topluma karşı işlemiş oldukları sahtekârca ve hileli bir şekildeki muamelerinin karşılığını ateş olarak gösterilmektedir. Yöneticinin bir toplumu yada bir aileyi yönetmesi arasında hiç bir fark yoktur. Aile reisliğinden, toplum reisliğine kadar herkesin yöneticilik sorumluluğu bilincinde olması, onlar için ney daha fazla fayda verir, hangi şey onlara zarar verir diye düşünmesi gerekir. Kendi şahsi yaşantısını unutub toblum ve yönettiği insanların hayatına önem vermesi gerekmektedir.
Çalışanlar görevlerini eksiksiz bir şekilde yerine getirmeli, tplum ve sorumlu olduğu kişilerin haklarını korumalıdır. Adam kayırılmamalı, rüşvet alınmamalı, yeterli olmayanlar işin başına geçmemelidir. İşinin başına zamanında geçmeli, zamanında işini bırakmalıdır. Her dakikadan sorumlu olduğunu bilmelidir.
Aile reisleri çocuklarını iyi terbiye etmeli, onları ve kendisini cehennem ateşinden korumak için elinden geleni yapmalıdır. Bilmelidir ki ailesinden hesaba çekilecek ve belkide cehenneme ailesi hakkında göstermiş olduğu zayıflıktan ötürü girecektir.
Büyük alim İbnu Kayyım şöyle buyurmuştur: "İnsanlardan çocuklarının terbiyesini terk edip, şehvetlerine yenik düşmesine imkân veren, Ona ikram ettiğini zannedip, alçalmasını sağlayan, çocuğuna merhamet ettiğini zannedip de zulmeden, şakıy ve kötü bir insan olmasına fırsat veren nice kimseler vardır. Çocuklardaki fesada, bozulmaya dikkat eden, en büyük sebebinin babalar olduğunun farkına varır” (Tuhfedul mevlud).
Sınavlardaki hile:
Öğrenciler arasında imtihanlarda kopye ye gidilmesi çok yaygınlaşmıştır. Bunun nedeni ise öğrencilerdeki dini esiklik, Allah korkusunun, aile terbiyesinin olmaması gibi etkenlerdir.
Peygamber efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem): “Kim bizi kandırırsa bizden değildir” sözü ile imtihanlarda kopyeye giden öğrencilerin bu toplumu günün birinde yoldan çıkaracaklarını sanki haber vermektedir. Çünkü hileye alışan genç gelecektede hileli muamelelere girecektir. Kopyenin belli bir derse hususiyeti yoktur. Her ders bu günahtan nasibini alır.
Hile ile çalışmayı, yaşamayı, alış verişte bulunmayı bir adet haline getiren kişi hiç bilmezmiki Yüce Allah Onun her halini bilmekte, Onu gözetmekte, aldığı ve verdiği nefesi dahi hesaba çekmektedir. Dünya hayatı geçici, hesaba çekilme vakti yakın ölüm ise ani ve belirsiz. Böyle bir durumda kişi nasıl olurda hile ve sahtekârlıkla bu atmış senelik Dünya yaşantısını ebedi cehennem hayatı ile değiştirir.
Hilenin zararları:
1) Ateşe götüren en kısa yoldur.
2) Nefsin sahibinin kötülüğüne, pisliğine delalet eder.
3) Bu şekilde kötü işlerle uğraşan nefis Allahtan ve kullarından uzak olacaktır.
4) Duaların kabul edilmemesi için en büyük sebebtir.
5) Bereketin kaybolmasındaki en büyük sebebtir.
6) İmandaki eksikliğin göstergesidir
7) Düşmanların ve zulmün toplum üzerine çöreklenmesine en büyük etkendir. Bu konuda İbnu Hacer el Heysemi şöyle buyurmuştur: "İşte esnaf, zanaatkârların ve tüccarların işlemiş oldukları bu kötü işler yüzünden yüce Allah onların başına kendilerine zulmedenleri getirmiş, ellerindeki mallarınuı ve canlarının heder olmalarını sağlamış, karanlıklar içerisine gömülmelerine bu sahtecilikleri sebeb olmuştur”.
Düşmanların toplum üzerinde üstünlük kurmaları sayesinde açlık ve fakirlik, yoksulluk ve sefalet, namussuzluk ve fuhuş, iffetli kadınların iffetsiz kadınlarla aynı seviyede sayılmaları normal bir hale gelmiş ahlaksızlık kara bir bulut gibi toplum üzerine çökmüştür. Her kes ektiğini biçecektir. Her ölümlü hesabı görecek, her ruh sahibinden bir gün ayrılacaktır. Öyle ise nedendir bu madde aşkı, mal mülk sevgisi? Öyle ise nedendir bu kefenden başka bir şey götürülmeyen mezara daha fazla kul hakkı ve haram götürme hırsı? Madem mezara yalnızca sen ve yaptıkların giriyor neden bu hırsın ve kendini sefiller seviyesine düşürme hırsı? Neden bu korkusuzca nefsin bitmez isteklerine cevab verme çabası? Sen hiç gidip de dönen birini gördünmü? Öyle ise neden geri dönmeyeceğin bir yolculuk için sırtına bu kadar vebal yükleme çabası? Ölüm var. Ruh yerine, herkes dünyasında hazırladığı evine gidecek. Peki ne zaman? Bilen varmı?