การบัญญัติเป็นสิทธิของอัลลอฮฺตะอาลาและเราะสูลของพระองค์
Dinin kaynağı ve otoritesi Allah’tır. El isi’ni doğru yol rehberi (hid yet) olarak g ndermiştir. Bu nedenle insanlar, din konuları Allah Res l ’ne arz etmedik e ve hakemlik i in ona başvurmadık a imanları kabul edilmeyecektir. Nitekim y ce Allah ş yle buyurmaktadır: "Hayır! Rabbine andolsun ki, onlar, aralarında anlaşmazlığa d şt kleri konularda, seni hakem tayin edip sonra da verdiğin h kme i lerinde hi bir sıkıntı duymadan tamamen kabul etmedik e, inanmış olmayacaklardır."[1]
"Karar vermek ancak Allah’a aittir."[2] "Hakkında ayrılığa d şt ğ n z herhangi bir şeyin h km Allah’a aittir."[3] "Sana b at edenler ancak Allah’a b at etmiş olurlar."[4] "Kim Peygambere itaat ederse, Allah’a itaat etmiş olur."[5] "Kim Allah’a ve Peygambere itaat ederse, işte onlar, Allah’ın kendilerine nimet verdiği peygamberlerle, sıdıklarla, şehitlerle ve iyi kimselerle birliktedirler. Bunlar ne g zel arkadaştır. Bu l tuf Allah’tandır. Hakkıyla bilen olarak Allah yeter."[6] "Hep birlikte Allah’ın ipine (Kur’an’a) sımsıkı sarılın. Par alanıp b l nmeyin."[7] "Kim Allah’a sımsıkı bağlanırsa, kesinlikle o, doğru yola iletilmiştir."[8]
"Herhangi bir hususta anlaşmazlığa d şt ğ n z takdirde, Allah’a ve ahiret g n ne ger ekten inanıyorsanız, onu Allah ve Res l ne arz edin. Bu, daha iyidir, sonu bakımından da daha g zeldir."[9] "Ey iman edenler! Sakın Allah’ın ve El isinin n ne ge meyin ve Allah’a karşı gelmekten sakının. Zira Allah, ok iyi işiten, ok iyi bilendir."[10]
"Allah ve El isi bir konuda h k m verdiğinde, inanan erkek ve kadının artık o konuda se im hakkı yoktur. O halde kim Allah’a ve El isine karşı gelecek olursa o, apa ık bir sapıklığa d şm şt r."[11] "Aralarında h k m vermesi i in Allah’a ve El isine ağrıldıklarında, inananların verecekleri tek cevap: ’İşittik ve uyduk’ demelerinden başka bir şey olamaz. İşte onlar, kurtuluşa erecek olanlardır. Kimler Allah’a ve El isine itaat edecek, Allah’tan korkacak ve O’na karşı gelmekten sakınacak olurlarsa, onlar kazanacak olanlardır."[12]
"Size kitabı a ıklanmış olarak indiren Allah iken, O’dan başkasını mı hakem olarak isteyeyim?"[13] "Allah’a kesin olarak (yakinen) inanan bir toplum i in, O’ndan daha g zel h kmeden kim olabilir ki?"[14] "De ki: ’Allah’a itaat edin ve El iye itaat edin! Eğer y z evirecek olursanız (şunu ok iyi bilin ki), o (peygamber), yalnız y k ml olduklarından sorumlu tutulacaktır. Siz de sadece y k ml olduklarınızdan sorumlu tutulacaksınız.’ Eğer ona itaat edecek olursanız, doğru yola ulaşırsınız. El iye d şen, sadece (kendine bildirileni insanlara) a ık a duyurmaktır."[15]
"De ki: ’Eğer Allah’ı seviyorsanız, bana uyun ki, Allah da sizi sevsin ve g nahlarınızı bağışlasın; nk Allah ok bağışlayan, ok merhamet edendir.’ De ki: ’Allah’a ve El isine itaat edin!’ Eğer y z evirecek olurlarsa ( ok iyi bilsinler ki), Allah inkar edenleri sevmez."[16]
Bundan sonra bir kimse, "halkın, Kur’an’dan ve Hz. Peygamber’in s nnetinden dinini ğrenmesi m mk n değildir." derse ş yle deriz: Biz onları ictihad yapmaya ve h k m ıkartmaya zorlamıyoruz. Sadece limler, onlara a ıklamakla sorumludurlar. Zira, Allah Res l ’n n ğretisi a ık olup ictihada ve h k m ıkarmaya ihtiya yoktur. Sonu ta, limler, amel etmek suretiyle onu halka naklederler ve onlara: "Res l-i Ekrem b yle namaz kıldı (Benim kıldığımı g rd ğ n z gibi namaz kılınız.)[17] ve şu şekilde abdest aldı." derler. Alimler halkın n nde abdest alırlar.
Halkın dine ait her şeyi, limlerin yaptığı gibi yapması gerekir. Allah Res l ’n n ashabının n nde yaptığı gibi, limler de halkın n nde namaz kılarlar. Bu gibi uygulamalı ğretim, insanlara kolaylık sağlar ve onları dine daha ok teşvik eder. Bunda dini tebliğde varisleri oldukları peygamberin tebliğ ettiği gibi, limlerin de dini tebliğ etmeye bir ağrı vardır. Hz. Peygamber’i bir şey yaparken g rd ğ m zde biz de onu yapar; bir şeyden ka ınırken g rd ğ m zde biz de ondan ka ınırız; onu bir şeyi bazen yapıp bezen de terk ettiğini g rd ğ m zde, biz de kimi zaman yapar kimi zaman terk ederiz. Res l-i Ekrem’in din pratikleriyle ilgili yaptığı b t n bunlar, onları bize g stermek i indir. Hakkı bununla bulur ve dini en g zel şekilde pratiğe d keriz; nk biz, bilgiye dayalı olarak amel etmekteyiz. Nitekim Allah Te l : "Sakın hakkında bilgin olmadığı bir şeyin ardına d şme; nk g z, kulak ve kalp; b t n bunlar, ondan dolayı sorumludurlar."[18]buyurmaktadır.
Sonu olarak, insanları en b y k nder olan Hz. Peygamber’in rehberliğine ağırıyor, hem din okullardan hem de diğer okullardan bu eğitimi vermelerini istiyorum. Mescid ve benzeri yerlerde vaizlik yapanlara, vaazlarında ve derslerinde Res l-i Ekrem’in ğrettiklerini anlatmalarını ve dini yaşamın kolaylaşması i in eşitli insan tabakalarında bunu yaymalarını, halkın ise, mezhep kitaplarından doğan ihtilaftan ve bu kitapların tutkunu olanların şerrinden korunmasını tavsiye ediyorum. Y ce Allah ş yle buyurmaktadır: "Eğer y z evirecek olursanız (şunu ok iyi bilin ki), o (peygamber), yalnız y k ml olduklarından sorumlu tutulacaktır. Siz de sadece y k ml olduklarınızdan sorumlu tutulacaksınız.’ Eğer ona itaat edecek olursanız, doğru yola ulaşırsınız. El iye d şen, sadece (kendine bildirileni insanlara) a ık a duyurmaktır."[19]
[1]nref1"> [1] en-Nis 4/65.
[1] en-Nis 4/65.
[2] el-En’ m 6/57.
[3] eş-Ş r 42/10.
[4] el-Fetih 48/10.
[5] en- Nis 4/80.
[6] en- Nis 4/69-70.
[7] l-i İmr n 3/103.
[8] l-i İmr n 3/101.
[9] en-Nis 4/59.
[10] el-Hucur t 49/1.
[11] el-Ahz b 33/36.
[12] en-N r 24/51-52.
[13] el-En’ m 6/114.
[14] el-M ide 5/50.
[15] en-N r 24/54.
[16] l-i İmr n 3/31-32.
[17] Buh r , "Ez n", 18; "Edeb", 27; "Ahb ru’l- h d", 1; D rim , "Sal t", 42; İbn Hanbel, V, 53.