Namaz u džematu
Kelime-i Şehadet’ten sonra İslam erkanının en yücesi namazdır. Namaz, Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’in ölümü esnasında “namaz namaz” diyerek yapılmasını istediği son vasiyetidir. Bazı müslümanlar, ya hükmünü bilmedikleri için ya da önemsemediklerinden ve tembelliklerinden dolayı namazı hafife alırlar. Bu sebeple, bazıları vaktinin dışına geciktirir, bazıları da namazın edasında gevşek davranır. Bu, o kişi için büyük bir tehlike ifade eder. Çünkü namaz; İslam’ın direği, İslam ile küfrün arasını ayırıcıdır. Alimler; namazı terkedenin, Allah Teâlâ’nın buyurduğu üzere, küfre düştüğünü zikretmiştir.· Allah azze ve celle şöyle buyurur: (Tevbe eder, namaz kılar ve zekat verirlerse artık onlar dinde kardeşlerinizdir.) Âyet, namazı terkedenin bizim kardeşimiz olmadığına delâlet ediyor.
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurur: “Şüphesiz ki kişi ile şirk ve küfür arasındaki engel namazdır.”
Beride b. el- Husayb radıyallahu anh’dan şöyle dediği rivayet edilir: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in şöyle buyurduğunu işittim: “Bizimle onların (kafirlerin) arkasındaki ahd namazdır. Kim, onu terkederse kafir olmuştur.”
Abdullah b. Şagig dedi ki: “Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’in ashabı namazın dışında, hiç bir amelin terkini küfür görmezdi.”
Namazın terki şu kötü sonuçları doğurur:
1- Çocukları ve eşi üzerinden velilik hakkı düşer.
2- Akrabalarından miras alamaz ve mirası alınmaz.
3- Allah Teâlâ’nın (Ey iman edenler! Müşrikler ancak bir pisliktir. Onun için bu yıllarından sonra Mescid-i Haram’a yaklaşmasınlar.) kavli gereğince Mekke’ye girişi haramdır.
4- Kestiği hayvandan yemek caiz değildir.
5- Ölünce namazı kılınmaz ve onun için mağfiret dilenmez.
6- Eşi- müslüman ve namaz kılıyor ise-ondan boş düşer.
7-Müslümanların mezarlıklarına gömülmez.
Namazı vaktinde ve cemaatle eda etmen vaciptir. Hastalık ve korkudan kaynaklanan özrün dışında (farz) namazları evinde kılman caiz değildir. Allah Teâlâ buyurur ki: (Rukû edenlerle beraber rukû edin.)
Allah Teâlâ cemaat namazını savaş halinde ve düşman karşısında bile vacip kılmıştır. Ve eğer biri, onu terketmek için mâzur kabul edilseydi düşmana karşı saf tutanlar tek başlarına namaz kılmaları için mâzur kabul edilirdi. Lakin, Allahu Teala onlara dahi cemaat namazını vacip kıldı.
Allah Subhânehû ve Teâlâ şöyle buyurur: (Sen de içlerinde bulunup onlara namaz kıldırdığın zaman, onlardan bir kısmı seninle beraber namaza dursunlar, silahlarını (yanlarına)alsınlar, böylece (namazı kılıp) secde ettiklerinde (diğerleri)arkanızda olsunlar. Sonra henüz namazını kılmamış olan (bu) diğer grup gelip seninle beraber namazlarını kılsınlar ve onlar da ihtiyat tedbirlerini ve silahlarını alsınlar) Buhari ve Müslim, Ebu Hureyre’den şöyle dediğini rivayet ederler: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki: “İstedim ki namazın kılınmasını emredeyim. Sonra bir kişiye (imam olarak) insanlara namaz kıldırmasını emredeyim. Daha sonra, yanlarında bir deste odun bulunan kişilerle (cemaatle) namaza gelmeyen bir topluluğa gideyim. Ve evlerini onlarla birlikte yakayım.”
Müslim, Abdullah b. Mes’ud radıyallahu anh’ın şöyle dediğini rivayet eder: “Gördüm ki bizim aramızda sadece nifağı bilinen münafık ya da hasta olan (cemaatle)namazdan geri kalır. Eğer hasta iki kişi arasında yürüyebiliyorsa namaza gelirdi.”
Ve yine Müslim’de , Abdullah b. Mes’ud’dan şöyle dediği rivayet edilir: “Yarın Allah’a müslüman olarak kavuşmak kimi sevindirirse bu namazları nerede nidâ edilirse kılsın. Muhakkak ki Allah; nebinize, hidayete giden yolları şeriat kıldı. Ve bu namazlar da hidayet yollarındandır. Şayet siz, şu evinde kalanın namaz kıldığı gibi evinizde namaz kılıyorsanız nebinizin sünnetini terkettiniz. Ve şayet, nebinizin yolunu terketmişseniz doğru yoldan ayrıldınız. Bir kişi, abdest alır ve abdest almada itina gösterirse, sonra da bu mescidlerden bir mescide yönelirse Allah onun attığı her adımda bir sevap yazar. Her adımla bir derece yükseltir ve ondan bir günah siler. Gördüm ki, bizim aramızda sadece nifağı bilinen münafık (cemaatle) namazdan geri kalır. Kişi, safta durması için iki kişi arasında getirilirdi.”
Sahih-i Müslim’de Ebu Hureyre radıyallahu anh’dan şöyle dediği rivayet edilir: Âmâ bir adam dedi ki: Ey Allah’ın Rasulü! Beni mescide götürecek bir yol gösterici yok. Evimde namaz kılmam için bana bir izin var mı?” Nebi sallallahu aleyhi ve sellem ona dedi ki “Namaz için ezanı işitiyor musun?” Dedi ki: “Evet” (Allah Rasulü) “icabet et!” buyurdu. Bu hadisi iyi düşünmek gerekir.
Senin bu işe önem vermen, çabuk davranman; çocuklarına, ailene, komşularına ve diğer müslüman kardeşlerine cemaatle namazı tavsiye etmen gerekir. Bunu Allah ve Rasulü’nün emrini yerine getirmek, Allah ve Rasulü’nün yasakladığı şeyden kaçınmak ve münafıklara benzemekten uzak durmak için yapmalısın. Allah, bizleri sevdiği ve razı olduğu işlerde başarılı kılsın. Hepimiz, nefislerimizin şerrinden ve kötü amellerimizden Allah’a sığınırız. O çok cömert ve kerem sahibidir.